En kötü kokan çiçek 75 yıl sonra açtı

2 metre yüksekliğindeki dünyanın en kötü kokan çiçeği 75 yıl sonra ilk kez açtı
sviçre'deki Basel Üniversitesi'nin botanik bahçesinde bulunan dünyanın 2 metre yüksekliğindeki, en kötü kokan çiçeği olarak nitelendirilen “Titan Arum" 75 yıl sonra ilk kez açtı.

Üniversitedeki botanik bahçesinde 2 yıldır açması beklenen ceset kokusunu andıran pis kokusu bulunan aynı zamanda dünyanın en büyük çiçeği olarak nitelendirilen Titan Arum, Basel Üniversitesi botanik bahçesinde ziyaretçi akınına uğradı. Pis kokusu nedeniyle “leş çiçeğiö, “ceset çiçeğiö veya “ceset bitkisiö de denilen botanikte “amorphophallus titanumö olarak adlandırılan 2 metre yüksekliğindeki çiçeği enaz 10 bin kişinin gelip görmesi bekleniyor.

Uzmanlar, yapay yöntemlerle üretilen bu çiçeğin dünya çapında şimdiye kadar 134 kez açtığı belirtildi.









Akarsular

Akarsular ile İlgili Tanımlar

Akarsu:

en az bir mevsim, belli bir yatak boyunca uzun bir mesafe akan sulara akarsu denir. Akarsulara, nehir, ırmak, dere, çay, su ve öz gibi isimler verilir. Mesela: Fırat nehri, Kızılırmak, İkizdere, Arpaçay, Zamantı suyu, İğneli özü gibi. Akarsular yağmur, kar, buzul ve kaynak suları ile beslenirler.

Sel:

Sağanak yağışlar sonucu oluşan ve belli bir yatağa bağlı olmadan yamacı süpürürcesine akan sulara sel denir







Kaynak:


Akarsuyun doğduğu yere akarsuyun kaynağı denir








Ağız:

Akarsuyun denize veya göle döküldüğü yere akarsu ağzı denir.









Çığır: Akarsu yatağına çığır denir. Akarsu yatağının kaynağa yakın bölümüne yukarı çığır, ağza yakın bölümüne aşağı
çığır, kaynak ve ağız arası bölümüne orta çığır denir.
Akarsu yatağının en derin kısımlarını birleştiren eğriye talveg denir.
Yerli akarsu: Akım ve rejimi bulunduğu yerin iklimine uyan akarsulara yerli akarsu denir. Mesela Bakırçay ve Gediz akarsuları bulunduğu bölgede görülen Akdeniz iklimine bağlı olarak kış yağışları ile akımı artar. Yazın ise kuraklık nedeniyle neredeyse kuruyacak derecede akım azalması görülür.Genellikle kısa boylu akarsular yerli akarsu özelliği gösterir.
Yabancı akarsu: Akım ve rejimi bulunduğu yerin iklimine uyan akarsulardır. Mesela Nil nehri Mısır’da yabancı akarsu özelliği gösterir. Çünkü Mısır’da görülen çöl iklimi etkisiyle yatağında su bulunmaması gerekirken her mevsim bol miktarda su taşır. Bu durum Nil nehrinin başka iklim bölgelerinden beslenmesi ile ilgilidir. Genellikle uzun boylu akarsular yabancı akarsu özelliği gösterir.
Akarsu havzası: Akarsuyun kolları ile birlikte sularını toplayıp, boşalttığı sahadır. Bu alana akarsuyun beslenme alanı veya su toplama alanı denilmektedir. Akarsu bir sahadan topladığı suyu denize boşaltıyorsabu tür havzalara açık havza denir. Mesela Kızılırmak havzası böyledir. Akarsu beslendiği sahadan topladığı suları denize ulaştıramadan kuruyorsa veya bir gölde son buluyorsa bu tür havzalara kapalı havza denir. Van Gölü havzası Türkiye’nin en büyük kapalı havzasıdır.
· Aras – Kura Havzaları
· Van gölü
· Tuz gölü
· Tuzla gölü
· Develi
· Konya – Ereğli
· Ilgın gölü
· Seyfe gölü
· Göller yöresi vb.
Kapalı havza oluşumunda iklim özellikleri, yer şekilleri ve yer yapısı başlıca etmenlerdir. Dünyanın en büyük kapalı havzaları Orta Asya ve Kuzey Afrika'nın
içidir. Kapalı havza oluşumu Orta Asya'da yer şekillerine, Kuzey Afrika'da kuraklığa bağlı olarak meydana gelmiştir. Türkiye'de kapalı havzaların oluşumunda en önemli etken yer şekilleridir.
Areik (Akışsız) Havza: Akarsuyu bulunmayan veya sadece sağanak yağışlar sırasında sellerin görüldüğü suları denize ulaşmayan kurak bölgelerdir. Böyle sahalarda akarsu beslenmesi zayıftır. Sular denize ulaştıracak sürekli bir eğim de yoktur. Fakat akışlı bölgeler ile akışsız bölgelerin sınırı kesin ve sabit değildir.

Su bölümü çizgisi:

Bir akarsuyun havzasını çevresindeki diğer akarsuların havzasından ayıran sınırdır. Dağların dorukları ve sırt bölgelerinden geçer.







Taban seviyesi: Akarsu derine aşındırmasının son sınırıdır. Deniz seviyesi akarsular için genel taban seviyesidir. Çünkü akarsular denize ulaştıktan sonra yatak eğimi ortadan kalktığı için derine aşındırma yapamaz. Denize ulaşmayan akarsular için yerel ve geçici bir taban seviyesi söz konusudur. Kapalı havza tabanındaki göller yerel taban seviyesi oluşturur.

Denge profili:

Akarsu aşındırmasının son döneminde yer şekillerinin düzleştirilmesi sonucu kaynaktan ağza doğru az eğimli bir yatak profili oluşur. Akarsuyun ancak akabildiği bu az eğimli yatak profiline denge profili denir. Denge profiline ulaşmış akarsuda derine aşındırma yerini yana aşındırma ve biriktirmeye bırakır. Denge profili yaşlı arazilerdeki akarsularda veya akarsuların ağız kısımlarında görülebilir. Denge profiline ulaşmış bir akarsuyun yatağı üzerinde eğim kırıkları, dev kazanları ve şelaleler gibi yer şekilleri yoktur.Bu nedenle akarsu taşımacılığına uygundur. Fakat hidroelektrik potansiyelleri azdır. Denge profiline ulaşmamış akarsular üzerinde ise ulaşım yapılamaz fakat elektrik üretimine ve baraj yapımına elverişlidir. Batı Avrupa’daki akarsuların çoğu denge profiline ulaşmıştır. Türkiye arazisi ise yakın bir jeolojik geçmişte oluştuğu için akarsular denge profiline ulaşmamıştır. Bu nedenle baraj yapımına ve hidroelektrik üretime elverişlidir. Fakat Bartın çayının ağzındaki 7 km.lik bir alan dışında akarsu taşımacılığı yapılamaz.

Drenaj(Akarsu ağı):

Akarsuyun kollarıyla birlikte oluşturduğu akım şebekesine akarsu ağı denir. Akarsu ağı, akarsuyun havzasındaki eğim durumu, taşların cinsi ve tabakaların duruşuna göre farklı şekillerde olabilir. Ülkemizde ağaç dalları şeklindeki dantritik akarsu ağı yaygındır

Akarsu Debisi (Akım)

Akarsu yatağının herhangi bir kesitinden 1 sn.de geçen su miktarına akarsuyun debisi (akarsuyun akımı) denir. Akarsu akımı m3/sn olarak söylenir. Akarsuyun akım miktarı şu faktörlere bağlı olarak değişir:
· Havzaya düşen yağış miktarı
· Havzanın genişliği
· Beslendiği kaynaklar
· Buharlaşma
· Yatağın geçirimliliği
· Bitki örtüsü
· Yatak eğimi
· Göller
· İnsan

Hızı
Akarsu yatağının herhangi bir kesitinde 1 sn.de aldığı yola akarsu hızı denir.Akarsu hızı mulvinometre ile ölçülür. Akarsu hızı yatağının her yerinde aynı değildir.Yatağın üst orta kısmında hız en fazladır. Dibe kenarlara doğru hız azalır. Akarsu hızı şu faktörlere bağlı olarak değişir:
Akarsuyun yatak eğimi
Akarsu debisi
Yatak derinliği
Yatak genişliği
Sürtünme
Bitki örtüsü
Akarsu Rejimi
Akarsuyun akımında yıl içinde meydana gelen değişmelerdir.
Akımı yıl içinde fazla değişmeyen ve yatağında daima su bulunan akarsulara rejimi düzenli akarsular denir. Mesela Ekvatoral iklim bölgesindeki Amazon ve Kongo nehirleri ile Ilıman okyanus iklimi bölgesinde yer alan Batı Avrupa akarsuları gibi.
Yılın bir döneminde yatağında su bulundururken bir dönem ise kuruyacak hale gelen veya kuruyan akarsulara rejimi düzensiz akarsular denir. Mesela Akdeniz iklimi bölgesinde yer alan Bakırçay, Gediz, Küçük ve Büyük Menderes akarsuları kışın yağan yağmurlarla kabarırken yazın sulama ve içme amacıyla yataklarından çok su çekilmesi ve şiddetli kuraklık sonucu kuruyacak hale gelir hatta bazen de kurur. Bu nedenle rejimleri düzensizdir.
Akarsuyun rejimine etki eden faktörler şunlardır:
· Yağış rejimi
· Yağış şekli
· Havza genişliği
· Beslendiği kaynaklar
· Bitki örtüsü
· Sıcaklık rejimi
· İnsanlar
Akarsular rejimlerine göre şu şekilde sınıflandırılır:
Sürekli akarsular
Periyodik akarsular
Sel rejimli akarsular
Yağmur rejimli akarsular
Kaynak suları ile beslenen akarsular
Kar ve buz suları ile beslenen akarsular

Akarsu Aşındırma Şekilleri

Akarsu Topografyası
Yeryüzünün şekillenmesinde en önemli dış kuvvet akarsulardır. Akarsular aşındırma, taşıma ve biriktirme yoluyla yer şekillerinin oluşumunda etkili olur.
A. Akarsu Aşındırması
Akarsular yatakları içinde fiziksel kimyasal yolla aşındırma yapar. Akarsular suyun eritme gücü etkisiyle kimyasal olarak aşındırma yaparken, suyunu ve yataktan kopardığı maddeleri yatağının çeşitli yerlerine çarpması sonucu fiziksel aşındırma yapar.
Akarsuların aşındırması yer şekillerinin evrim sürecinde farklılık gösterir. İç kuvvetlerin etkisiyle oluşan ilk yer şekilleri üzerinde akarsular kurulduktan sonra eğimli bir yatak içinde aktıkları için derine aşındırma yapar. Yer şekillerinin gençlik dönemi diyebileceğimiz bu dönemde derine aşındırmanın bir sonucu olarak akarsu yatağı geriye doğru da aşındırılır ve akarsuyun boyu da giderek uzar. Akarsu yatağı geriletilirken başka bir akarsuyun sularını da kendi yatağına çekmesine kapma olayı denir.
Yer şekillerinin ihtiyarlık döneminde akarsuyun yatak eğimi azaldığı için derine aşındırma yerini yana aşındırma ve biriktirmeye bırakır. Bunun sonucu olarak yamaçlar geriletilir, koparılan maddeler vadi tabanında biriktirilir ve vadi tabanı giderek genişler.
Akarsuyun aşındırma gücü yere ve zamana göre değişir. Akarsuyun aşındırmasına etki eden faktörler şunlardır:
· Akarsu debisi
· Akarsu hızı
· Akarsu yatak eğimi
· Akarsuyun yük miktarı
· Akarsuyun yatak yapısı

Akarsu Akarsu yatakları boyunca akarken iki yoldan aşındırma yapar.
1-)Kimyasal Aşındırma:Toprak ve kayaların erimesi yoluyla olur. Kayaların yapısına suyun sıcaklığına ve içindeki CO2 miktarına bağlıdır. Erime sıcaklıkta arttığı için kimyasal aşındırma yaz aylarında ve tropikal bölgelerde daha çok olur.
2-)Mekanik Aşındırma:Akarsuların toprak ve kayalardan parçalar koparması ile oluşur. Akarsuyun mekanik aşındırma gücü şu etkenlere bağlıdır:
a)Su Miktarı (Akım):Bir akarsuyun taşıdığı su miktarı arttıkça aşındırma gücüde artar. Bu nedenle çok su taşıyan büyük akarsular daha çok aşındırırlar Su fazlalığı nedeniyle bir akarsu üzerinde en fazla aşındırma başlangıçta ağız kısmında olur. Ve yatağın kazılması da buradan geriye doğru ilerler buna geriye aşınma denir.
b)Akış Hızı:Aşındırma üzerinde etkili olan ikinci etken akarsuyun akış hızıdır. Bu da eğime bağlıdır. Eğimin fazla olduğu bölgelerde akarsular daha hızlı akar,aşındırma güçleri artar. Örneğin Türkiye'deki akarsular saniyede akıttıkları toplam su miktarı bakımından fazla zengin olmadıkları halde yataklarında eğimin fazla olmasından dolayı fazla aşındırırlar.
c)Yük Miktarı:Akarsuyun taşıdığı kum,çakıl,mil gibi maddeler akarsuyun aşındırma kazma araçlarıdır. Bu nedenle yük ne kadar çoksa aşındırma da o kadar fazla olur.
d)Zeminin Özelliği:Aşındırma akarsuyun geçtiği yerlerdeki kayaların özellikleri ile de ilgilidir. Kum çakıl gibi gevşek maddeler daha kolay koparılıp aşındırılır. Dirençli kayalar,katılaşım kayaları ve sert kum taşları aşınmaya daha uzun zaman karşı koyarlar. Akarsuyun geçtiği alanlar bitki örtüsünden yoksun ise aşındırma işlemi daha da artar.
Aşındırma Şekilleri
1. Vadi:


Vadi:Akarsuların yataklarını derine ve yana aşındırması ile oluşan ve sürekli inişi olan uzun çukurlardır. Değişik şekilleri vardır.

a)Boğaz Vadi:


Yüksek yerlerde derine aşındırma ile oluşmuş vadilerdir. Yamaçlar dik vadi dardır. Dağları enine yaran ırmak vadileri Türkiye'de kuzey ve güney yönlü ulaşımda kolaylık sağlar. Bunlara yamaç vadileri de denir. Örnek Marmara da Gevye Boğazı,Küre dağlarında Kızılırmak vadisi Canik Dağlarında Yeşilırmak Vadisi,Akdeniz de Çubuk ve Gülek boğazları gibi.

b)Kanyon Vadi:


Derine aşındırmayı tamamlayan akarsuyun geçtiği bölgenin Epirojenik hareketler sonucu yükselmesi yada denizlerin çekilmesi sonucu akarsu yatağını tekrar derinleştirir. Böylece vadi yamaçlarındaki seki(taraça) denilen basamaklar oluşur. Kalkerli arazilerde farklı kayaların erimesi sonucunda da kanyon vadi oluşur. Örneğin Akdeniz'de Göksu Kanyonu gibi.

c)Çentik Vadi:


Bazı vadilerin profili V biçimindedir. Bu tür vadilere çentik vadi denir. Bu tip vadiler genelde akarsuların yukarı çığırlarında oluşurlar. Aynı zamanda akarsuların ilk oluştukları dönemdeki genç vadilerdir.

d)Yatık Yamaçlı Vadi:


Yana aşındırmanın fazla olduğu ve yamaçların yatıklaştırıldığı yerlerde vadilerin profili genişler ve yatık yamaçlı vadiler meydana gelir. Bu tip vadilerin genellikle alüvyonla kaplı geniş bir tabanları da vardır.

e)Geniş (alüvyal) Tabanlı Vadi:


Yana aşındırmanın etkisi ile genişleyen vadilerdir. Eğimin azalmasına bağlı olarak birikmelerle alüvyon bir taban oluşmuştur

2. Dev kazanı:


Akarsuların çağlayan yaparak düştüğü yerlerde oluşan aşınım şekillerdir.

3. Peribacaları:


Peribacaları volkanik tüf ve millerle kaplı yamaçlarda sellenme sonucunda meydana gelirler. Yamaçtaki tüf ve miller arasında yer yer daha dirençli tabakalar veya bloklar varsa bunlar altlarındaki yumuşak kısımları sellenmeye karşı korurlar. Böylece üzerine şapka gibi bir kaya parçası duran sütunları andıran garip şekiller meydana gelmiş olur. Peribacaları ülkemizde özellikle Ürgüp ve Nevşehir dolaylarında görülür. Peribacalarının şekillenmesinde aynı zamanda rüzgarın da dolaylı etkisi vardır.

4. Kırgıbayır (Badlands):


Sel sularının etkisi ile yamaçlar yarılır ve aynı zamanda gittikçe yatıklaşır. Bu arada yarı kurak bölgelerde mil ve tüf gibi maddelerden yapılmış yamaçlar üzerinde çok sık sel yarıntılarından oluşmuş karmakarışık ve üzerinde dolaşılması çok zor olan bazı şekillerde meydana gelir bunlara kırgıbayır adı verilir.

5 Plato:


Akarsular tarafından derince yarılmış düzlüklerdir bu düzlükler eski peneplenlerin gençleşmesi-yükselmesi sonucunda oluşurlar. Bazıları da lav düzlükleridir.

6. Menderes:


Akarsular yataklarını yanlara doğru da aşındırırlar sular bazen bir yamaca bazen ötekine çarpar. Çarpma ile yamaçların altı kazılır,zamanla yıkılır ve daha çok geriler. Böylece bir akarsu vadisindeki girintiler çıkıntılar büklümler halini alır. Bu büklümler büyüdükçe vadi genişler yamaçlar geriler. Bir akarsu vadisinde mendereslerin oluşması yatak eğiminin azalmasına bağlıdır. Bir akarsuda mendereslerin artması bu akarsuyun :
Yatak eğiminin azaldığını
Uzunluğunun arttığını
Hızının azaldığını
Aşındırma gücünün azaldığını gösterir.
Türkiye'de özellikle Ege bölgesinde bulunan akarsular (Gediz,Bakırçay.K.Menderes,B.Menderes) son derece belirgin menderesler meydana getirirler.

7. Peneplen:


Akarsular yerkabuğunun yüksek kısımlarını aşındırarak çukur yerleri doldurarak yeryüzünü düzleştirmeye çalışırlar. İrili ufaklı bir çok akarsu tarafından yapılan aşındırmaya bağlı olarak çok uzun bir zaman sonucun da bütün arazi alçalmış engebelik bakımından silikleşmiş olur. Böylece karaların yüzeyi deniz seviyesi yakınlarına kadar alçaltılır ve hafif dalgalı bir düzlük haline dönüşür. Akarsu aşındırması sonucunda meydana gelen bu gibi düzlüklere peneplen adı verilir. Türkiye III.Zamanın sonlarında peneplen halinde iken IV.Zamanın başlarında tümden yükselmiş ve peneplen yüzeyi yükseklerde kalmıştır. Türkiye'deki ova ve platoların yükseklerde bulunmasının nedeni bu peneplen yüzeylerinin yükselmesidir.

8. Denge Profili:


Akarsular yataklarını eğimin fazla olduğu yerlerde derine doğru,eğimin az olduğu yerlerde ise yana doğru aşındırırlar. Bir akarsu yatağını derine doğru aşındırdıkça yatak eğimi azalır,deniz seviyesine yaklaşır. Hiç bir akarsu yatağını deniz seviyesinden daha derine aşındıramaz buna taban seviyesi denir. Taban seviyesine ulaşmış akarsularda derine aşındırma sona erer. Akarsuyun ağız bölümü su miktarının çokluğuna bağlı olarak taban seviyesine daha kısa sürede ulaşır buralarda derine aşındırma olmaz fakat kaynağına (geriye) doğru derine aşındırma artarak devam eder. Buna geriye aşındırma yada boyuna aşındırma denir. Geriye aşındırma sonucunda akarsu boyunu geriye doğru uzatır. Su bölümü alanını yararak komşu akarsuyun yada kollarından birini kendine bağlayabilir. Bu olaya kapma denir. Bu olay nedeniyle akarsu havzaları genişleyebilir. Aşındırma sürdükçe akarsuyun yatak eğimi azalır, akış hızı yavaşlar. Derine aşındırma azalır ve hemen hemen sona erer. Bu duruma erişmiş bir akarsuyun yatağında başlangıçtaki pürüzler,şelaleler ortadan kaldırılmıştır. Akarsu yatağının ağzından kaynağa doğru uzanan profili iç bükey düzenli bir eğri halindedir. Buna denge profili denir. Denge profiline ulaşmış akarsular yavaş akışlı ve enerji potansiyelleri az olur. Aynı zamanda bu akarsular taşımacılık için elverişlidirler. Türkiye'deki akarsular genellikle denge profilini almamış akarsulardır. Bunun nedeni Türkiye'nin bu günkü yeryüzü şeklini yakın bir jeolojik devirde (IV.Zaman başları) almış olmasıdır. Nitekim Türkiye'nin III.Zaman sonunda peneplen halinde iken IV.Zaman başında toptan yükselmiş olduğu tespit edilmiştir. Bunun sonucu olarak Türkiye'de dağlara oranla daha geniş yer kaplayan ova ve platolar yükseklerde kalmış ve akarsuların denge profili de bozulmuştur. Bu nedenle Türkiye'deki akarsulardan taşımacılık sahasında istifade edilememektedir.